Ben, sağ olduğum müddetçe Kur’ân’ın bendesiyim
Ben, Seçilmiş Muhammed’in yolunun toprağıyım
Eğer birisi benden bundan başka söz naklederse
Ben ondan da bîzârım, naklettiği sözlerden de bîzârım.[1]
*
“Bâkir sözü tevil etmişsin; sen kendini tevil et, Kur’ân’ı değil. İsteğine göre Kur’ân’ı tevil ediyorsun. Yüce mânâ, senin tevilinden aşağılandı, aykırı bir şekle girdi.”[2]
*
“Kur’ân’a sığınırsan, peygamberlerin ruhları ile âşinalık peyda edersin. Kur’ân, Hak Teâlâ’nın pâk deryasının balıkları olan peygamberlerin halleridir. Fakat Kur’ân’ı okur da dediğini tutmazsan, farzet ki peygamberleri, velileri görmüşsün (inanmadıktan onlara uymadıktan sonra) ne fayda! Kur’ân’ın hükümlerini tutar, kıssalarından hisse alırsan can kuşuna ten kafesi dar gelir.”[3]
*
“Kur’ân, gerçi Peygamber’in dudağından çıkar, ama kim Allah söylemedi derse kâfirdir.”[4]
*
“Vehim ile akıl, mihenk olmadıkça meydana çıkmaz. Her ikisini de hemen mihenge vur. Bu mihenk de Kur’ân’dır, Peygamberlerin halidir. Mihenk kalpa ‘Gel’ diye meydan okur.”[5]
*
“Yüce Allah’ın sözünü okumaktan maksat, kendini usançtan, elemden kurtarmaktır. Çünkü vesvese ve gam ateşi bu sözle yatışır. Bu söz, insanın derdine deva olur.”[6]
*
“Bütün Kur’ân emirdir, nehiydir. Başa gelecek musibetlerden insanları uyarmaktır.”[7] “Kur’ân’ın mânâsını yalnız Kur’ân’dan yahut da heva ve hevesini ateşe atmış, yakmış kişiden sor, öğren. Kur’ân’ın mânâsını, Kur’ân huzurunda benliğinden geçip alçalmış, kurban olmuş, âdetâ ruhu Kur’ân kesilmiş kişiden sor.”[8]
*
“Bütün Kur’ân, nefsin kötülüklerini anlatmadadır. Mushafa bak da, gör, fakat sende o göz nerde?”[9]
[1] Mevlânâ, Rubâîler, çev. Abdülbaki Gölpınarlı, İstanbul 1982, s. 152 (nr. 112). Bende: Bağlı, kul, hizmetkâr. Bîzâr: Bıkmış, rahatsız, şikayetçi
[2] Mesnevî, cilt: I, beyit: 1080-1081
[3] Mesnevî, cilt: I, beyit: 1537-1540
[4] Mesnevî, cilt: IV, beyit: 2122
[5] Mesnevî, cilt: IV, beyit: 2303-2304
[6] Mesnevî, cilt: IV, beyit: 3466-3467
[7] Mesnevî, cilt: V, beyit: 3026
[8] Mesnevî, cilt: V, beyit: 3128-3129
[9] Mesnevî, cilt: VI, beyit: 4862