بشنو این نی چون شکایت میکند
از جداییها حکایت میکند
Bişnev în ney çün şikâyet mî küned
Ez cüdâyîhâ hikâyet mî küned
Dinle, bu ney nasıl şikâyet ediyor,
ayrılıkları nasıl hikâyet ediyor (anlatıyor):
کز نیستان تا مرا ببریدهاند
در نفیرم مرد و زن نالیدهاند
Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend
Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend
Beni kamışlıktan kestiklerinden beri
feryadımdan erkek ve kadın (herkes) ağlayıp inlemektedir.
سینه خواهم شرحه شرحه از فراق
تا بگویم شرح درد اشتیاق
Sîne hâhem şerha şerha ez firâk
Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk
Ayrılıktan parça parça olmuş kalp isterim
Ki iştiyak derdini şerh edeyim (açayım).
هر کسی کاو دور ماند از اصل خویش
باز جوید روزگار وصل خویش
Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hîş
Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş
Aslından (vatanından) uzak düşen kişi,
yine vuslat zamanını arar.
من به هر جمعیتی نالان شدم
جفت بد حالان و خوش حالان شدم
Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem
Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem
Ben her cemiyette ağladım, inledim.
Fena hallilerle de eş oldum, iyi hallilerle de.
هر کسی از ظن خود شد یار من
از درون من نجست اسرار من
Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men
Ez derûn-i men necüst esrâr-i men
Herkes kendi zannınca benim dostum oldu
ama kimse içimdeki sırları araştırmadı.
سر من از نالهی من دور نیست
لیک چشم و گوش را آن نور نیست
Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nîst
Lîk çeşm ü gûş râ ân nûr nîst
Benim esrarım feryadımdan uzak değildir,
Lakin (her) gözde ve kulakta o nur yok.
تن ز جان و جان ز تن مستور نیست
لیک کس را دید جان دستور نیست
Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst
Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst
Ten candan, can da tenden gizli değildir,
lâkin canı görmek için kimseye izin yok.
آتش است این بانگ نای و نیست باد
هر که این آتش ندارد نیست باد
Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd
Her ki în âteş nedâred nîst bâd
Bu neyin sesi ateştir, hava değil;
Her kimde bu ateş yoksa, yok olsun!
آتش عشق است کاندر نی فتاد
جوشش عشق است کاندر می فتاد
Âteş-i ışkest ke’nder ney fütâd
Cûşiş-i ışkest ke’nder mey fütâd
Aşk ateşidir ki neyin içine düşmüştür,
aşk coşkunluğudur ki şarabın içine düşmüştür.
نی حریف هر که از یاری برید
پردههایش پردههای ما درید
Ney harîf-i her ki ez yârî bürîd
Perdehâyeş perdehây-i mâ dirîd
Ney, yârinden ayrılmış kişinin arkadaşı, haldaşıdır.
Onun (makam) perdeleri, (bizim vuslata mani olan) perdelerimizi yırttı.
همچو نی زهری و تریاقی که دید
همچو نی دمساز و مشتاقی که دید
Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd
Hem çü ney demsâz ü müştâkî ki dîd
Ney gibi hem bir zehir, hem bir tiryak (panzehir),
ney gibi hem demsâz , hem müştâk kim gördü?
Demsaz: samimi dost, sırdaş, hemdem
Müştâk: Hasret çeken, özleyen
نی حدیث راه پر خون میکند
قصههای عشق مجنون میکند
Ney hadîs-i râh-i pür hûn mîküned
Kıssahây-i ışk-ı Mecnûn mîküned
Ney, kanla dolu bir yoldan bahsetmekte,
Mecnun aşkının kıssalarını söylemektedir.
محرم این هوش جز بیهوش نیست
مر زبان را مشتری جز گوش نیست
Mahrem-i în hûş cüz bîhûş nîst
Mer zebân-râ müşterî cüz gûş nîst
Bu aklın mahremi, akılsızdan başkası değildir,
dile de kulaktan başka müşteri yoktur.
در غم ما روزها بیگاه شد
روزها با سوزها همراه شد
Der gam-i mâ rûzhâ bîgâh şüd
Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd
Bizim gamımızdan günler (uzayıp) vakitsiz bir hale geldi;
günler yanışlarla yoldaş oldu.
روزها گر رفت گو رو باک نیست
تو بمان ای آن که چون تو پاک نیست
Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst
Tû bimân ey ân ki çün tû pâk nîst
Günler geçtiyse, geçip gitsin; korkumuz yok.
Ey temizlikte eşi/benzeri olmayan, hemen sen kal!
هر که جز ماهی ز آبش سیر شد
هر که بیروزی است روزش دیر شد
Her ki cüz mâhî zi âbeş sîr şüd
Her ki bîrûzîst rûzeş dîr şüd
Balıktan başka her şey suya kandı,
rızkı olmayana da günler uzadı.
درنیابد حال پخته هیچ خام
پس سخن کوتاه باید و السلام
Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm
Pes sühan kûtâh bâyed vesselâm
Ham, pişkinin halinden anlamaz,
öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm.