Üyelik Girişi
BÖLÜMLER
Site Haritası

Anasayfa

Hz. Mevlana, Yüce Allah'a kul oluşuyla iftihar etmiş, bunu neşe içerisinde, gür bir sedayla ilan etmiştir. “Ben kul oldum, kul oldum, kul oldum! Ben kulluğumu layıkıyla ifa edemediğim için utandım ve başımı önüme eğdim. Her köle, âzad edilince sevinir. Allah’ım! Ben ise, sana kul olduğum için seviniyorum!” sözleri bunun delilidir. O, yaşadığı ilahi aşk sayesinde kullukta bu neşeye ulaşmıştır. "Dinim aşkla yaşamaktır" sözü, aşk düzeyinde yaşadığı kulluğu ifade etmektedir.
20.12.2012
Hz. Mevlânâ'nın inancı, ibadetleri, ahlakı, kişiliği, aile hayatı, insanlarla ve siyasilerle ilişkileri ve daha pek çok özelliği hakkında en eski ve temel başvuru kaynaklarını bilmek, onun hakkında bazı itham, eleştiri ve tartışmaların alevlendirilmeye çalışıldığı günümüzde, doğru ile yanlışı, bilgili ile cahili, iyi niyetli ile art niyetliyi fark etmemizi kolaylaştıracaktır.
10.08.2011
Anlamsal tarihi, felsefi arka planı açısından eski Yunan ve Latin felsefe ve kültüründen etkilenmeyi, Tanrı’ya karşı insanı, vahye karşı aklı, dine karşı pozitivist bilimi konumlandırarak yücelten Hümanizm kavramıyla Hz. Mevlana’yı nitelendirmek yanlış ve yakışıksız olacaktır. Mevlâna, ‘insan sever’, ‘insana değer veren’ anlamında yani sığ, yüzeysel anlamda hümanist olarak görülebilirse de felsefî anlamda ve terim olarak dünya literatürüne giren şekliyle hiçbir zaman hümanist olarak değerlendirilemez.
26.07.2011
Sevgilinin sûretini değil, ondaki ruhu seviyor olduğumuzu fark etmek... Geçici olanı değil, kalıcı olanı sevmek... Kavuşmadan sonra gönül sevgiliden neden geçmeye başlar? Hakikatte biz, sevgiliyi mi, yoksa sevgilinin bize yaşattırdığı/hissettirdiği şeyleri mi seviyoruz? Sevgiliye o güzelliği, hoşluğu veren Hakikî Sevgili’yi aramak...
14.02.2011
Hz. Mevlânâ, sadece yaşadığı dönemdeki insanlar için değil, günümüze kadar farklı din, mezhep, millet, meşrep ve yaştan sayısız insanı iyileştirmiş evrensel bir şifâcıdır. Dünyanın dört bir yanından Hz. Mevlânâ’ya yönelenler, ondan aşkı öğrenmek istemenin yanı sıra, varoluşsal, manevî ve psikolojik sorunlarına da çâreler aramaktadırlar. Hz. Mevlânâ onlar için hem aşkın peygamberi hem de ruh sağlığı uzmanı veya psikoterapisttir. İnsanı yargılamadan, incitmeden, olduğu gibi kabul eden, kucaklayan, gözyaşlarını silen, sırtını sıvazlayan, başını okşayan, sevgi, şefkat, hoşgörü ve merhametle yaklaşan bir terapist.
14.01.2011
Yaşadığı dönemde “her mezhep erbâbı tarafından övülen, herkesin makbûlü olan” Hz. Mevlânâ, “Bizden sonra Mesnevî şeyhlik edecek ve arayanlara doğru yolu gösterecek; onları yönetecek ve onlara önderlik edecektir.” demiştir. Hakikaten, Mevlânâ’nın vefatından sonra onun fikirleri, çeşitli coğrafyalarda kurulan toplam 129 Mevlevîhane aracılığıyla yaşatılmış ve yaygınlaştırılmıştır. 18. yüzyılın sonuna kadar Avrupa’da hakkında pek bir şey bilinmemesine rağmen, bugün artık Batı’da en çok tanınan, entelektüel çevreleri en çok cezbeden ve ihtidalarına vesile olan sûfî-şâir yine Mevlânâ’dır.
03.01.2011
Hz. Mevlânâ, Mesnevî-i Şerif’te; “Âşıklık, ister bu baştan olsun, ister öbür baştan, sonunda bizi o tarafa götürecek bir rehberdir.” demektedir. “Mecaz, hakikatin köprüsüdür” sözü, hakikat semtine mecaz köprüsü vasıtasıyla geçilebileceğini, aşk-ı mecâzîye tutulanların neticede aşk-ı hakikîye geçeceklerini anlatır. Ancak bunun bazı şartları vardır.
03.01.2011
Şeb-i Arûs (veya Şeb-i Urs) “gelin gecesi”, “düğün gecesi”, “gerdek gecesi” anlamlarına gelen; Hz. Mevlânâ’nın vefat gecesini ve bu gecenin yıl dönümlerinde yapılan töreni ifade eden bir Mevlevi terimidir. Mevleviler, Hz. Mevlânâ’nın (ks) eserlerinde, özellikle de gazel ve rubailerinde açıkladığı ölüm anlayışına istinaden, onun vefât gecesini, dünyadan ayrılık gecesi olarak değil, Cenab-ı Hakk’a kavuşma gecesi olarak nitelendirdiler. Bunun için de o geceyi Şeb-i Arûs olarak adlandırdılar ve törenler düzenlediler.
03.01.2011
Padişahın biri, oğlunu hüner sahibi bir topluluğa teslim etmiş ve o topluluk da ona ilm-i nücum (astronomi), reml (bir çeşit falcılık), tıb ve daha başka bilgilerden öğretmişti. Çocuk son derece aptal olduğu halde, bu bilgileri tamamen öğrenip üstat oldu. Bir gün padişah avucunda bir yüzük sakladı ve oğlunu imtihan etti: “- Gel söyle bakayım avucumda ne var?” diye sordu. Çocuk: “- Elindeki yuvarlak, sarı, madeni ve içi boş bir şeydir” dedi.
03.01.2011
 2 
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam59
Toplam Ziyaret245572
Saat
Takvim
Hava Durumu
Hz. Mevlana'dan Sözler
HZ. MEVLÂNÂ'DAN SÖZLER
“Kibirlerinden “İnşâallah” (Allah dilerse) demediler; Allah da onlara beşerin aczini gösteriverdi.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 48)
*
“Dünyada iş
işten meydana gelir.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 76)
*
“Allah’tan edeble başarılı olmayı dileyelim. Edepsiz
Allah’ın lütfundan
yoksun kalmıştır.
Edepsiz
yalnızca kendisine
kötülük etmiş olmaz,
dört bir yanı
ateşe vermiş olur.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 77-78)
*
“Zekat verilmeyince
bulut ortaya çıkmaz
(yağmur yağmaz);
zinadan dolayı da
etrafa veba yayılır.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 88)
*
“Senin üzerine karanlıklardan ve gamdan yana ne gelirse, korkusuzluktan ve küstahlıktandır o.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 89)
 *
“Her odunun kokusu, dumanından belli olur.”
(Mesnevi, Cilt 1, beyit nu: 107)